ESKİ AKÇAKOCA MI GERİ İSTESEM , YERİNE GETİREBİLİRMİSİNİZ ?

Lütfen doğal dengemizi bozmayın...

ESKİ AKÇAKOCA MI  GERİ İSTESEM , YERİNE GETİREBİLİRMİSİNİZ ?
15.12.2021 - 15:21
Özel Haber
8883

               Eski Akçakoca mı geri istiyorum………Arkadaşlarımla , Ortaokul ve lise yıllarımızda  yaz aylarının gelmesini iple çekerdik.Fındık dalları yeşermeye başladığı zaman yabancı konuklar da Akçakoca’ ya  gelmeye başlardı.Konukların  hangi ülkeden geldiklerinin bizim için hiç önemi yoktu.  Onlar bizim konuklarımızdı. Farklı kültürleri tanıma fırsatı bulurduk.

             Çarşı meydanındaki  Eski Halk Eğitim binasının altındaki Turizm Bürosu, sırtlarında çantaları,ellerinde yeni yürüyen çocukları ile memleketimize gelen  insanlarla dolup taşardı. Turizm bürosunda çalışanlar bu insanları  yerleştirmek için büyük çaba gösterirlerdi. O zamanlar denize yakın tüm evler konukları ağırlamak için seferber olurdu. Konukların çok olmasından dolayı bizlere de iş düşerdi. Bizde yarım yamalak İngilizcemizle onlara eşlik eder,dilimizi geliştirmeye çalışırdık.Konuklara plajlarda da eşlik eder, onlarla arkadaşlıklar kurardık.Bir defasında   gitmek istedikleri yeri  bir türlü tarif edemediğim  için onlarla beraber  kamp yerine kadar gitmek zorunda kalmıştım.Sokakta konuşacak bir yabancı mutlaka vardı.Bazı zamanlarda o kadar kaynaşırdık ki,  köylerimize bile gezmeye götürürdük onları.

             Bizim zamanımızda liselerde hazırlık sınıfı yoktu. Buna rağmen yabancı dil derslerinde  iyi sayılırdık.Hocalarımız sürekli bizi pratik yapmaya yönlendirirdi. Uzun  lafın kısası biz bu işe hevesliydik. Derdimizi anlatmaya, konukların da dertlerini anlamaya   çalışarak her gün yeni bir şeyler öğrenirdik. Bu gün çocuklarımız iki dil biliyor ama konuşacak, gezdirecek, ağırlayacak, kültürlerini paylaşacak konuklarımız yok. Her sokağında , her milletten insan gezinen Akçakoca’ma ne oldu. Neden küstürdük herkesi……..

             Akçakoca’m  konuklara el değmemiş bir cennet gibi geliyordu. Şehrin tam ortasından denize girilebilen kaç memleket vardır ki ?...Armutçu Ağzından başlayıp Ayazlının dibine kadar alabildiğine altın kumla kaplı  sahilimize hepimiz hayran değil miydik.O zamanlar çok fazla restoranımız, kafeteryamız, marketimiz yoktu. Esen tepede yürüyüş yapmak, çarşı meydanındaki Roma dondurmasında dondurma yemek, akşamları da  Belediye Gazinosunda çay içmek lüksümüzdü. Zaman zaman  gelen konuklara malını iki katına satan esnafa kızsak ta herkes halinden  memnundu.

              Güzel Akçakoca’mın  kötü kaderi  Büyük damperli taş kamyonlarının Sapak mevkiinden içeri girmesi ile başladı.Karadeniz’im buna hemen karşı çıktı.Kükredi,atılan tüm taşları savurdu sağa sola ama nafile.Kamyonlar, kamyonlar…….taşlar….beton bloklar…….toz duman…..canını acıtmıştı Akçakoca’mın….Bıraktı kendisini……Kimse dur demiyordu.Herkes yalnız seyrediyordu.Ağladı Karadeniz’im....Kimdi bu kararları verenler…….ne istemişlerdi cennet Akçakoca’mdan. Ben de ağladım….”Yapmayın bu barınağı” buraya yapmayın diye haykırmak istedim.Ama beni kimse dinlemezdi.”Gençlerin aklı ermez her şeye” derdi  büyüklerimiz.Aklımız eriyordu da gücümüz yetmiyordu…Birilerine dur demeye  gücümüz yoktu.Barınağın olmasını tabiî ki istiyordum.Ama  asla bugünkü yerine değil.

              Bu gün Akçakoca’mda bir çok şeyin değiştiğini geliştiğini görüyorum. Olumlu gelişmelere herkes gibi yürekten katılıyorum. Ama  Sahile iki adım yerde yükselen  çok katlı binaları, kalbinden hançerlenmiş gibi yapılan  ve güzelim sahilimizi katleden barınağı, gördükçe içim acıyor. Bu gün, bu  kararları verenlerin vicdanlarının da  rahatsız olduğunu düşünüyorum.  Kötü kararlar, güzel şehrimizin kaderi olmamalı.

             Eski Akçakoca’mı geri istesem yerine getirebilir misiniz

  Gülten ÖZDEŞ / 16.07.2010

 


Editör: N. Cingirt