
Dr. İlker GÜNDÜZÖZ, İçişleri Bakanlığı - Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı.
Gündüzöz, Okan Yanmaz’ın Kordon bölgesindeki yaptıracağı referandumun hukuki çerçevesini belirlemesi açısından şu tespitte bulunuyor:
“Referandum yöntemi yerel yönetimlerle ilgili bazı uluslararası metinlerde öngörülmüştür. Mesela, Avrupa Yerel Özerklik Şartı’nda “referandum” yönteminin yerel yönetimlerin sınırlarının değiştirilmesi konusunda uygulanması hükmü yer almaktadır.
Avrupa Kentsel Şartı’nda beldenin geleceğiyle ilgili bütün büyük projeler konusunda hemşehrilere danışılması, halkın bilgilendirilmesi ve yerel halkın karar alma sürecinin aktif bir parçası haline gelmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Uluslararası düzeydeki bu yaklaşımlara karşın ülkemizde bağlayıcılığı olan yerel düzeyde referandum modeli sadece belediye yönetimine geçilmesi noktasında köy halkına uygulanmaktadır.”
Kısacası Türkiye’de var olan uygulamalara bakılacak olursa yapılacak referandumun hukuki yaptırım gücü yok.
Bununla birlikte Türkiye tarafından 1993 tarihinde imzalanan Yerel Özerklik şartına Türkiye tarafında konan çekincelerin hiç birisinde referandumun neticelerinin uygulanması yönünde bir çekince konmamıştır.
İstenildiği takdirde Türkiye’de belki de ilk olacak şekilde bu yoldan netice alınmaya çalışa bilinir.
**
Okan Yanmaz’ın yaptıracağı referandumun imar hukuku açısından bağlayıcılığı yok ama bu referandumda ezici bir çoğunluk ve yüksek katılımla Kordon’daki inşaat ruhsatının iptali isteği çıkarsa Akçakoca’da beton lobisinin gücü sayesinde uygulanmayan hayata geçirilmeyen hukuki uygulamalar devreye sokulabilir.
Bu hukuki uygulamanın başında elimizde kalan bu bölgeyi Özel Çevre Koruma Bölgesi, Doğal Sit alanı ya da Tabiat varlığı ilan edilmesini sağlamaktır.
Birçok kişi bugüne kadar yapanlar yapmış bu bir ceza yöntemi olmaz mi diye soracaklardır?
Maalesef ülkemizde bu ve benzeri kararlar son raddeye gelindiğinde alınmaktadır. Birçok doğal ve tarihi varlığımız yok olduktan sonra bir kısmını kurtarabilmekteyiz.
Bu bölgede ağır bir bedel ödedikten sonra kurtarabileceğimiz bir bölgedir.
Çuhallı Çarşısında kesilen asırlık çınar ağaçları için belediye 5000 TL ceza ödeyerek kurtulmuştu Fikret Albayrak zamanında. Şimdi ise bu çınar ağaçlarını kesmek daha büyük bir suç olmuştur çünkü doğal varlık olarak kayıt altına alınmışlardır.
Eğer hadiseye bu açıdan bakılacak olsa Cüneyt Yemenici’de, Okan Yanmaz’da cüzi cezalar ödenerek çınar ağaçlarını kesme yetkisine haiz olurdu.
Bu yetkiye haiz olmamaları Akçakoca için iyi bir şey değil mi?

**
Bu bölgenin koruma bölgesi ilan edilmesi için ne özelliği var sorusu gelecektir ister istemez.
Bu bölge falez bölgesidir ve falezler JEOLOJİK ANIT olarak değerlendirirler.
Diğer falez alanlarının değerini bilmemiş olmamız bu bölgenin de değerini bilmemiz sebebi olamaz.
Bu bölgenin altındaki fok mağarası olarak da bilinen mağara bile bu bölgenin koruma bölgesi ilan edilmesi için yeterlidir.
Hangi tip koruma bölgesi ilan edileceği ise uzmanlardan yardım istenerek yapılacak bir şeydir.
Falezlerin üstüne inşaat yapılması ve yasaklanması meselesi sadece bizim mevzumuz da değildir mesela Antalya’da da en çok konuşulan ve tartışılan mevzulardan biridir.
**
Referandumdan güç alınarak Çevre ve Kıyı Kanunun uygulanmasına azami dikkati göstermek Kordon Bölgesinin, elimizde yapılaşmanın olmadığı son falez bölgesinin kurtarılmasına yardımcı olabilecektir.
Ergun AŞÇI

Yorum Yap