- 24.06.2020 00:00
Bundan yaklaşık bir ay önce Şamlı bir yakınımla Suriye’nin ekonomik durumunu ve ABD dolarının neden Suriye lirası karşısında bu denli değerinin arttığını konuşurken bana “kavaninu kayser”in (Sezar Kanunları) uygulanacak olmasını sebep olarak gösterdi. Evet, bu yeni yaptırımlar devreye girdi en nihayetinde de, bu saatten sonra neyi değiştirebilecek ki?
Suriye’de 2011 yılında başlayan reformist taleplere dayalı barışçıl gösteri meydanlarını Esed rejiminin katliam tarlaları haline dönüştürmesiyle birlikte ABD ve Batılı ülkelerin yaptığı tek ve en kayda değer şey ciddi iktisadi ambargolar uygulamaktan ibaretti. Bu nedenle aklıma ilk düşen; “daha ne yapacaklar, ekonomi alanında bu güne değin yapılan sıkıştırmaların ötesinde ne gibi kısıtlamalar uygulayabilirler ki?” sorusu oldu. Hani derler ya, meğer kazın ayağı bizim bildiğimiz gibi değilmiş. ABD ve demokratik “gelişmiş” devletler ellerinde yeterince imkan varken Suriye’de inanılmaz sivil katliamlarını engellemek adına hakiki bir atmak şöyle dursun, sandığımız gibi kuşatıcı ve engelleyici ekonomik tedbirler de almamışlar. Şimdi Esed ve çevresiyle iş yapan ikinci ve üçüncü ülke ve kişileri de ilzam eden yeni yaptırımları yürürlüğe sokarak sanki kararmış ruhlarını biraz olsun arındırmak istiyorlar, şayet başka bir stratejik menfaate dayalı siyasi hedefleri yoksa, ki olmadığını hiç sanmıyorum.
Peki, böyle düşünmememize yol açan sebep ne? 2014 yılında elinde işkence odalarında öldürülmüş rejim muhalifi on binlerce kişinin fotoğraf kayıtlarıyla birlikte ABD’ye ulaşan eski bir rejim subayının kod adının ‘’Sezar’’ olmasından kaynaklanan ve ABD kongresinden aynı isimle kabul edilen bu kararları almak için 6 yıl gibi uzunca bir zaman neden beklediler?
“Sezar”ın bu belgeleri ABD’ye ulaştırdığı günlerde “Suriye’de rejimin kimyasal silah kullanması kırmızı çizgimizdir!” şeklinde onlarca beyanda bulunan ve Suriye’ye müdahale konusunda ilk başlarda oldukça cevval bir görüntü sergileyen Başkan Obama’ya, rejimin bu silahları kullandıklarını yüzde bir milyon kanıtlayan onlarca hakiki delilin Türkiye Cumhuriyeti yetkililerince resmi olarak ulaştırılmasına rağmen topu kongreye atarak sıyrılmaya çalışmasının gerekçesi neydi?
Bu yaşananlar, nedenleri, günümüz ve sonrası projeksiyonları üzerine bin bir tez yazılabilir. Ama bunların hiç biri 2011’den, 2014’ten hatta geçen aydan bu güne Esed rejimin katlettiği toplamda yüzbinlerce insanı geri getirmeyecek. Sadece özgürlük ve adalet istedikleri için Esed zindanlarında, en acılı işkencelerle yaşamları elinden alınan savunmasız on binlerce masumun yakınlarını teskin etmeyecek. ABD’nin aradan geçen bunca yıl sonra uygulamaya soktuğu Sezar kanunları vesilesiyle bölgedeki hedeflerini koruduğunu ve SDG ile yaptığı işbirliğini daha meşru bir zemine oturtmaya yönelik mesaj vermek istediğini düşünmememiz için bile hiçbir neden yok.
Geldiğimiz noktada ABD’nin Suriye’de Rusya ile bu kanun vesilesiyle yeni bir bilek güreşine tutuşmak istediğini düşünüyorum. Sezar yaptırımlarının Esed rejimini sıkıştıracak bazı somut etkileri olacaktır mutlaka. Ama öncelikle en ağır faturayı, rejimin kontrolü altındaki bölgelerde bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye çalışan yine Suriye halkının ödemek zorunda kalacağı da apaçık ortadadır. Bu gibi adımların, Esed rejimi acımasızca kullanmaktan çekinmediği katliam makinasını elinde tutmaya devam ettiği sürece nihai bir sonuç getirmeyeceği de bir sır değildir. Şu sırala ABD’nin Sezar kanunlarının uygulanmaya sokmasıyla birlikte internet sitelerinde mezkur Sezar kod adlı eski rejim subayının ABD yetkililerine teslim ettiği ve zindanlarda işkence altında öldürülmüş binlerce Suriyelinin fotoğraflarını -ölmüş halleriyle- içeren listeler boy boy yayınlanmakta ve bir çok Suriyeli kendilerinden haber alamadıkları yakınlarını bu listelerden teşhis etmeye çalışmakta. Bu tarif edilebilir bir acı olmasa gerek. İlerleyen günler bu aşamadan sonra neler getirecektir tam olarak bilmek mümkün değil, ancak Suriye halkının yaşadığı ızdıraplar ve maruz kaldığı yıkımlar sanırım bizim gibi insanların kalbini kanatmaya devam edecek.
Selam ve esenlikler…
Yorum Yap