Bir süredir Akçakoca kamuoyunu meşgul eden Kızılay Huzurevi'nin kapatılıp yaşlıların başka şehirlere nakledileceği haberi gündemdeki yerini korumaya devam ediyor.

Akçakoca kamuoyunun büyük tepkisi üzerine bir miktar geri adım atarak, yıkılacak huzurevinin yerine yenisini yapacağız diyen Kızılay yetkililerinin ne derece samimi olup olmadıkları ise önümüzdeki günlerde iyice netlik kazanacak.

Yıkılacağı haberleri ile birlikte Akçakoca Huzurevi sakinlerinin tedirgin olduğu bu tartışmalar nedeniyle psikolojilerinin bozulduğu ileri sürülürken, Ömürlerinin kalan bölümünü huzurlu bir şekilde Akçakoca'da geçirmeyi düşünen ve bunun için varını yoğunu bağışlayan konuklar, Kızılay tarafından kendilerine verilen taahhüdün siyasi baskılar nedeniyle yerine getirilemeyeceğinden endişeli. Olayın hukuki boyutu da işin cabası.

DEPREME DAYANIKSIZLIK RAPORUNA GÜVENMİYORUZ

Akçakoca kamuoyu olarak 1999 yılından bu yana yaptırılmayan "Depreme Dayanıklılık Testi"nin neden bu yıl gündeme getirildiğini merak etmekteyiz. Marmara depreminden sonra bir çok yaşlıdan Huzurevi'ne yerleştirmek için bağış toplayan Kızılay'ın, depreme dayanıksız bir bina için milyonlarca liralık gayrimenkulü kabul etmesi tartışılan konular arasında. İlçemizde aklı başında olan hiç kimsenin tam olarak inanmadığı ve üzerinde soru işaretleri bulunan raporun derhal basın yoluyla topluma açıklanmasını istiyoruz. Kızılay'ın kimsenin görmediği, okumadığı, üzerinde tartışmadığı ve doğruluğu meçhul bir "HAYALET RAPOR" üzerinden yaşlıları rahatsız edip, sürgüne göndermesini etik bulmamaktayız. Kızılay Genel Başkanlığı konuyla ilgili hüsnü niyetini bizlere ispat edebilmesi için o raporun en kısa zamanda açıklanması gerekir. Ayrıca ilgili binada deprem riskini azaltmak adına alınabilecek onlarca önlem varken, yıkımın tercih edilmesinin, Akçakoca'ya karşı oluşturulan siyasi bir lobinin işi olduğunu düşünmekteyiz.

VİCDAN MI YOKSA CÜZDAN MI?

Kızılay Genel Başkanlığı'nın Akçakoca Huzurevi ile ilgili verdiği karara sadece işletmecilik açısından yaklaşmasını da doğru bulmuyoruz. Ayrıca, bir işletmenin zarar etmesini önlemek için kapatmak veya yıkmaktan başka yollar da vardır. Bunların hiçbirini denemeden işletmeyi ortadan kaldırmak, hastayı tedavi etmek yerine "Ötenazi" yapmakla eş anlamlıdır. Genel Başkan Sayın Kerem Kınık'ın Huzurevi ile ilgili almış olduğu bu yanlış karardan acilen dönmesini beklemekteyiz.

YAŞLILARI ÜZMEYİN ONLAR AKÇAKOCA'DA KALMAK İSTİYOR

Kızılay Genel Başkanı Sayın Kınık'tan olayı sadece rantabilite açısından değerlendirmemesini, alınan kararların Kızılay ruhuna uygun olmasını beklediğimizi ifade etmek istiyoruz. Akçakoca Huzurevi'nde yaşayan konukları Akçakoca dışına götürmenin onlar üzerinde oluşacak psikolojik baskıya seyirci kalmak anlamına geleceğini ve psikolojisi bozulan hastaların hayati sorumluluğunun da kendisine ait olacağını hatırlatmak isteriz. Depremden kaçarken, daha karmaşık bir tablonun karşınıza çıkabileceğini de lütfen göz önünde bulundurun.

HABER VE YORUM:  ÖZHAN KIZILTAN / BİZİM AKÇAKOCA