DÜNYA MS GÜNÜ DOLAYISIYLA ÖZHAN KIZILTAN AKÇAKOCALI MS HASTASI YALÇIN ALAGÖZ İLE BİR SOHBET YAPTI. DİLERİZ BU SOHBET HASTALIK HAKKINDAKİ FARKINDALIĞI ARTTIRMAK AÇISINDAN FAYDALI OLUR. 

İŞTE O RÖPORTAJ

 MS, iki harfle ifade edilen Multipl Skleroz hastalığının kısa adı. Dile kolay gelen, okurken de iki harf ile özetlenen bu hastalığın insanlar üzerindeki etkisi çok büyük... Hiç beklemediğiniz bir şekilde vücudunuzda bir anda ortaya çıkabilecek bu sinsi hastalığa dikkat çekmek amacıyla her yıl, Mayıs ayının son Çarşambasında çeşitli etkinlikler yapılıyor. Bu yıl 29 Mayıs tarihine denk gelen DÜNYA MS GÜNÜ’ne dikkat çekmek amacıyla Akçakocalı MS hastası hemşerimiz Yalçın Alagöz ile röportaj yaptık. Dileriz, bu röportajımız tüm MS hastalılarının içinde bulunduğu zor durumu topluma anlatmak ve farkından oluşturmak açısından bir görevi yerine getirir.

ÖZHAN KIZILTAN- HASTALIĞINI NASIL FARK ETTİN?

YALÇIN ALAGÖZ- Önce çift görmeye başladım. Doktorlara gittim ama nedenini bir türlü bulamadılar. Sonra tesadüfen bir gazetede MS hastalığını okuduktan sonra sanki beni tarif edercesine şikâyetlerimi dile getirdiğini düşünerek tekrar bir hekime başvurdum. Gittiğimde “ben MS hastası olabilirim” dedim. Hekim ilk başta bunu ciddiye almadı. MR istedi ve diğer tetkikler neticesinde gerçekten de MS hastası olduğumu anladığında bana şaşırdı ve “ilk defa teşhisini kendisi koyan bir hasta görüyorum” dedi.

ÖZHAN KIZILTAN - MS HASTASI OLDUĞUNU ÖĞRENDİĞİNDE NELER HİSSETTİN?

YALÇIN ALAGÖZ – MS hastalığının ölümcül bir hastalık olmadığını bilmiyordum açıkçası. Bu nedenle ölümcül bir hastalığa yakalandığımı ve çok yaşamayacağımı hissettim. Ölüyorum zannettim. Fakat sonradan işin içine girdiğinde anladım ki; bu hastalık ölümcül değil, fakat hayatı gerçek manada zorlaştıracak bir hastalıkmış. Hastalığımı öğrendikten sonra iki sene evden dışarıya çıkmadım. Hastalığımı hazmedemedim. MS’li hastaların genelinde hastalığı kabullenememek ve  “neden ben?” demek vardır zaten. Hastalığın kabullenilmesi gerekiyor ama bunun için zamana ihtiyaç var. Kabullenmem biraz zaman aldı. Çünkü çok aktif biriydim. Birçok iş yapıyordum, ticaret ile uğraşıyordum. Bu hastalık 20- 40 yaş arası aktif insanlarda daha çok görülüyor. İnsanların bakış açısının değiştiğini ilk önceleri kabul etmek zor oluyor. Sanki size acıma duygusuyla yaklaşıldığını hissediyorsunuz. Sonuçta, hastalığımın Cenabı Allah tarafından geldiğini ve bunu ölene kadar çekmek zorunda olduğumu kabullendim.

ÖZHAN KIZILTAN – BU HASTALIK OLMASAYDI NELER OLURDU DİYOR MUSUN KENDİ KENDİNE?

YALÇIN ALAGÖZ- Şu bir gerçek ki, bu hastalık belki de beni birçok tehlikeden korumuştur. Büyük bir ihtimal cezaevinde olurdum. Çünkü o dönemdeki yakın arkadaşlarımın hepsi cezaevinde şuanda. Kimi yirmi yıl kimi daha uzun cezalar aldılar. Cenabı Allah kime ne vereceğini bilir.

ÖZHAN KIZILTAN- AKÇAKOCA’DA MS’Lİ OLARAK YAŞAMAK NASIL?

YALÇIN ALAGÖZ- Çok basit. Akçakoca için çok basit… Akçakoca’da sevilen ve tanınan bir kişi olarak avantajlı olduğumu söyleyebilirim. Hatta bu hastalığı Akçakoca’ya tanıtan kişiyim. Ben MS olmadan önce Akçakocalıların önemli bir bölümünün hastalık hakkında bilgisi yoktu. İnsan tanıyorlar, biliyorlar. MS’in nasıl bir hastalık olduğunu biliyorlar. Akçakoca’ya MS’i öğreten benimdir. İnsanlar benimle beraber MS’i kabul ettiler. Eski Yalçın’ı da biliyorlar. Bugünkü Yalçın’ın konumunu da biliyorlar. MS’i kabullenmiş ve hayatı Tİ’ye almış bir insanım. MS’li bir hasta hayatı Ti’ye almıyor da, hastalığı ciddiye alıp da, hasta psikolojisiyle yaşıyorsa kötü.

ÖZHAN KIZILTAN – BU HASTALIKLA BAŞA ÇIKMAK İÇİN İNSANIN YÜKSEK BİR MORALE İHTİYACI OLDUĞU DÜŞÜNÜYOR MUSUN?

YALÇIN ALAGÖZ- Öncelikle ailenin önemi çok büyük. Ayrıca çevrenin önemi de bir o kadar büyük. MS hastalığının tek bir ilacı varsa o da, moraldir. 2004 yılından bu yana hiç atak geçirmedim. Bunu moralimi yüksek tutmama, aileme ve çevreme bağlıyorum. Hayatta hiçbir şeyi umursamayan, takmayan bir yapım var. Aksi durumunda ister istemez moralinize yansır ve mutsuz olursunuz. Hastalığın etkilerini yüksek morale sahip olmam nedeniyle azalttım.

ÖZHAN KIZILTAN- BU HASATLIKLA DAHA KOLAY MÜCADELE EDEBİLMENİZ İÇİN TOPLUMA NASIL BİR GÖREV DÜŞÜYOR?

YALÇIN ALAGÖZ- İnsanları bilinçlendirmek lazım. Herkes MS adayı olabileceğini düşünmesi gerekir. Bu hasatlık benim başıma geldiyse başkalarının da başına gelebilir. Bu nedenle toplumsal duyarlılığın arttırılması gerekiyor. Ben böyle bir hastalığa yakalanacağımı daha önce düşünmemiştim.

ÖZHAN KIZILTAN – TOPLUMUN SİZE BAKIŞ AÇISINDAKİ ZORLUKLARINIZDAN BAHSEDEBİLİR MİSİN?

YALÇIN ALAGÖZ- Akçakoca beni tanıyor. Bana alışık fakat buraya dışarıdan gelenlerin konuşma ve hareketlerime bakarak beni sarhoş zannetmesi biraz tuhafıma gidiyor. Aslını isterseniz konuşmam da yürümem de tıpkı bir sarhoş gibi. Bunu bilmeyenlerin, hastalığı tanımayan kişilerin karşısındaki MS’lileri sarhoş zannetmesi toplum olarak henüz gereken seviyede bilinçlenemediğimizin bir göstergesi olsa gerek. Onlara suç bulmuyorum bir ölçü de onlar da haklılar.

ÖZHAN KIZILTAN- DEVLETTEN BEKLENTİLERİNİZ NELERDİR?

YALÇIN ALAGÖZ- Devlet MS konusunda hassas davranıyor. Bu hastalığın gerektirdiği tedavilerin yapıldığını söyleyebilirim. Hastanelerde ayrı kliniklerimiz var. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde de böyle bir klinik mevcut. Prof. Dr. Ayhan Öztürk bu konuda oldukça yetkin bir isim.

ÖZHAN KIZILTAN- SON OLARAK MS HASTALARINA VERMEK İSTEDİĞİN BİR MESAJ VAR MI?

YALÇIN ALAGÖZ- Öncelikle psikolojilerini bozmamalarını tavsiye ediyorum. Bu hastalığın etkileri moral sayesinde azalıyor. Psikolojik olarak kendilerine özen göstersinler gerekirse destek alsınlar. Moralleri bozuk olarak yola devam etmeleri halinde kendilerine kötülük yaptıklarını unutmasınlar.