KIYI ŞEHRİ OLMAKTAN NASIL VAZGEÇTİK?

KIYI ŞEHRİ OLMAKTAN NASIL VAZGEÇTİK?
6.11.2018 - 07:45
2158

 Akçakoca bulunduğu coğrafya itibari ile yüzünü denize sırtını dağlara dayamaya mahkûm edilmiş bir şehirdir.

Çok güzel bir mahkumiyettir bu.

Halikarnas Balıkçısının Bodrum’da kalebentliğe mahkûm edilmesi gibi bir mahkûmiyet.

Mahkûm hukuki olarak hüküm giymiş kimse demek, Akçakoca’da bu yüzünü denize sırtını dağlara dayama hükmü verilmiş bir şehirdi.

Kıyı şehri ya da sayfiye olmaktı bu mahkumiyetin adı.

Ancak coğrafyanın bize verdiği bu hükmü yıkmayı kendisine vazife edilmiş yöneticiler tarafından yönetilmeye de mahkûm edilmiş haldeyiz.

Bu yöneticiler tarafından yönetilmeye mahkûm edilmenin hüküm vericisi ise coğrafya değil şehrimize sahip çıkmayan/çıkamayan bizleriz.

Yüzü denize dönük/kıyı şehirlerin en olmazsa olmazı sakinlerinin denizi her alandan görebilmesidir.

Akçakoca yüzünü denize dönerken sırtını dağlara vermiş olduğu için bu imkana hep sahipti.

Ama son 25-30 yılın (belki daha da fazla) yapılaşmasına baktığımızda coğrafyanın bize verdiği bu avantajı/hediyeyi yok etmekle meşgulüz.

Orta çağ şehirlerinin surları gibi kıyılarımızı yüksek apartmanlarla donatarak denizin görülmesi engellenerek kıyı şehri olma niteliğimiz yok edilmiştir.

Yüzü denize dönük şehirlerin olmazsa olmazı da caddelerin/yolların denize dik olarak inmesidir. Bu dik inme rüzgârı şehrin her tarafına indirirken şehrin her noktadan görülmesini sağlar.

O rüzgarlar yazları şehre serinlik verirken eğer kar yağan bir iklimde yer alıyorsa karların bir önce erimesini ve suların hızla denize ulaşmasını da sağlar.

Kıyı şehirlerinin olmazsa olmazıdır yağmur ve kar sularının rahatlıkla denize ulaşabilmesi ve de yağmur sularının denize ulaştığı alanlarda kamusal geniş mekanlar ayırabilmektir.

Maalesef bu kamusal alanlar yeteri kadar ayrılmadığı gibi betona boğulmuş ve kıyı şehri olma niteliğimiz kaybolmuştur.

Çınar Caddesi, İnönü Caddesi, İstanbul Caddesi, Atatürk Caddesi ve Ereğli Caddesi beton bloklarla yapılaştırılması bu niteliğin kaybolmasına en büyük etkiyi yapmıştır.

Bu şehre yapılan en büyük kötülüklerin belki de birincisidir bu yapılaşmaya müsaade etmiş olmaktır.

O zamanlar anlayış böyleydi bilmeden yaptık diyenlere sormak gerekir ki; madem yaptığınızdan pişmansınız, bugün bunu durdurabilmek için ne yapıyorsunuz?

Hiçbir şey yapılmadığı çok açık.

Akçakoca şehrinin surlarında(!) gedik bırakmamak için yapılıyor gibi duran kentsel dönüşüm projesine bir itirazınız bir eleştiriniz mi oldu?

Bu projenin yapıldığı yerin yazları Akçakoca’nın en serin hava akımının olduğu yer olduğunu bilirken ve yapılaşmanın şehrin merkezini birkaç derce daha ısıtacağını farkında iken bu sessizliğin sebebi nedir ki?

Bu sessizliğin sebebi sahip olunan arsalar sayesinde birkaç apartman dairesi sahibi olmuş olmak ya da olmayı hesap edebilmek olabilir mi?

Epeyce kalabalık bir kesim için bunun yani rant hesaplarının doğru olduğunun maalesef altını çizmek zorundayız.

“Önce can sonra canan” sözünün hakkını vererek “Önce ben sonra şehir” anlayışının sıkıntılarını çekiyoruz.

Şehrin betonlaşmasına verilen şahsi katkıları unutup başkalarının katkılarına öfkelenip duruyoruz.

Tamam, belediye başkanları ve siyasetçiler betonlaşma için en büyük katkıyı veriyor peki bireysel olarak betonlaşmaya verilen katkılarla kim hesaplaştı?

Deniz ve denizi görmek insanlarda özgürlük hissini kuvvetlendirir, yapılan her betonlaşma bu özgürlük hissine de darbedir aslında.

Yakın gelecekte daha yüksek binalar ile denizi/özgürlüğü uzaktan seyretmek zorunda kalacağız.

Kentsel dönüşüm projesi ile tüm bunları canlı olarak tartışabileceğimiz (bugüne kadar bu maksatla pek kullanılmasa bile) amfi-tiyatronun yok edileceğini kimseye dert olmuyorsa denizi görebilmek için dağların yamaçlarında oturmamız kaçınılmaz olur.

Evinizin deniz görmesinin ve bunun kalıcı olacağına çok güvenmenin bir anlamı da yok, yeni bir dönüşüm/rant projesi ile bir bakmışsınız deniziniz elinizden alınıvermiş.

Akçakoca ile alakalı  olarak  içimizi dolduran nostalji duygusu, kıyı şehri olduğumuz günlere duyulan özlemdir.

 Ergun AŞÇI

Ergun AŞÇI