Pınar Sönmez: CHP, değişim ve demokrasi

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve ilk yasal siyasi partisi CHP’nin, demokrasinin etik ve teknik boyutlarını birlikte ele alması, fırsat eşitliğine yönelik önerilerini önce kendisinin uygulaması başkanın kim olduğundan bağımsız, her halükârda şarttır.

Pınar Sönmez: CHP, değişim ve demokrasi
19.09.2023 - 05:50
Haber Merkezi
180

CHP’de kurultay tarihi henüz belli olmamakla birlikte Özgür Özel ve Prof. Dr. Örsan  K. Öymen CHP Genel Başkanlığı için adaylıklarını açıkladı. CHP Grup Başkanı Özgür Özel, partisinin genel başkanığına aday olduğunu duyururken Atatürk ilkelerini odağa alan “sol kimlikli” yeni bir siyaset anlayışı üzerinde durdu. Özel’in konuşmasının finalinde yer alan “CHP değişirse Türkiye değişir” ifadesinin, Ekrem İmamoğlu’nun sözleriyle örtüşmesi ve İmamoğlu’nun hemen deklare ettiği destekle ilginç, dikkat çekici, geleceğe yönelik işaretler barındıran bir beyan olduğu görülmektedir. Özgür Özel’in Tutum Belgesi başlığıyla açıkladığı metinde, çarpıcı tespitlere ve değişim önerilerine beraber bakalım:

 

  1. Değişim için partinin lideri, kadroları, yönetim biçimi, örgüt yapısı, siyaset yapma tarzı ve söylemi, program ve tüzüğü yenilenmelidir.
  2. Partinin seçilmiş kurullarına işlevlerini geri kazandıran ve onları güçlendiren düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
  3. Tüzükteki yetki ve sorumlulukları bazen aşan, bazen aşındıran yönetim anlayışı toptan terk edilmelidir. CHP’nin şartlar ne olursa olsun kayıt dışı teslim olması kabul edilemez.
  4. CHP tüm kurul ve organlarıyla diri, canlı ve güçlü olmak zorundadır.
  5. Kapsamlı bir üye reformu gerçekleştirirlecek, üyelerin genel başkan seçimi dahil olmak üzere tüm süreçlere katılımı sağlanacaktır.
  6. Milletvekili, belediye başkanı ve meclis üyeleri adaylarının belirlenmesinde önseçim yöntemi esas alınacaktır. Üç dönem sınırı getirilecektir. Kadınlar için eşit temsil benimsenecektir.
  7. MYK üyelerinin 2/3’ü PM üyelerinden seçilecektir.
  8. Genel Merkezle il ilçe örgütleri arasındaki bağ güçlendirilecek, il başkanları siyasal süreçlerin aktörü haline getirilecektir.

Öte yandan, CHP Parti Meclisi eski üyesi Prof. Dr. Örsan K. Öymen de genel başkanlık için adaylığını ilan etti. Öymen’in konuşma metnindeki partinin genel sorununun kimlik olduğuna dikkat çekmesinin yanı sıra sorunlara ve çözümlere ilişkin isabetli, çerçeveleyici yaklaşımını mutlaka irdelemek, kaydetmek, kavramak gerekiyor.

 

  1. Cumhuriyetçilik monarşinin antitezidir.
  2. Devletçilik özelleştirmenin antitezidir.
  3. Laiklik, dinin devlet siyaset işlerine karışmaması, devlet de halkın inançlarını güvence altına alması, teokrasinin antitezidir.
  4. Milliyetçilik asla ırkçılık değildir, ümmetçiliğin antitezidir.
  5. Atatürk taklit edilemez. Statükoların ötesinde bir üçüncü yol açmalıyız. Bu yol demokratik solculuğun, sosyal demokrasinin yoludur.
  6. Partinin kurumsal ideolojisine, Altı Ok’a, ilkelerin bütününe sahip çıkılması gerekmektedir. İdeolojik bütünlüğün sağlanamaması güvensizliğe yol açmıştır.
  7. Nasıl doğada çoklu nedensellik varsa toplumsal olaylarda da çoklu nedensellik vardır. Seçimler ve parti içi dempkrasi buna göre değerlendirilmelidir.
  8. Parti içi demokrasi, listelerin belirlenmesi halk egemenliğiyle, temsilde adaletle ilgilidir. Bir yerden başlamamız gerekiyor.

 

Sadece tek bir günde dahi gerek parti içi değişimin nasıl sağlanacağı ile ilgili  saptamaların gerek kimlik merceğiyle fikir üretiminin yankısı, CHP’nin çoksesli geleneğini göstermesi ve bu anlamda memlekete yeni bir nefes aldırması saikinde önemli ve tarihsel bir oluşuma işaret etmektedir.

 

BÜYÜK RESİMDE, CHP NEYİ ÖNCELEMELİ? 

Ben hukukçuyum, CHP’nin bilhassa gerçek ve kesin adaleti olduğu gibi nesiller arası adaleti de sağlamayı teminen somut çözüm önerileriyle, temel hak ve özgürlüklere dayalı hümanist bakış ve hukuk devleti ekseninde ilerlemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle; kitlelerle, sivil toplumla, gençlerle istişare ve mutabakatın adil ve müreffeh bir gelecek hedefi için, kamusal yarar için, yeni kavramlar oluşturmak için elzem olduğunu öngörmekteyim.

Türkiye şu anda dünya ülkeleri arasında gelir eşitsizliği en yüksek olan Suudi Arabistan, Hindistan, İran, Brezilya, Güney Afrika ile benzer veriler içinde gözükmektedir. (Dünya Eşitsizlik Veritabanı, World Inequality Database, http://wid.world)

Küresel bölüşüm tartışmalarının içindeki dünyada kalıcı değerleri içselleştirmekle birlikte günceli doğru okumayla yepyeni politikalara ihtiyaç bulunmaktadır. CHP Başkanlığı demek Türkiye’nin geleceğe olumlu bakan hissiyatını, Atatürk değerleriyle canlandırmak demektir.

Söz konusu datada, gelir eşitsizliğinin son 40 yılda artarak devam ettiği saptanıyor. Ülkemizde ise kur krizinin, KKM’nin ve Aralık 2021’den bu yana hükümetin tercihlerinin uzun erimli sonuçları oldu, olmaya devam ediyor. Memleketin büyüme, birikim ve paylaşma modelinin şekillendirilmesinden öte Cumhurbaşkanlığı sisteminin bir ideolojilk yaklaşımı olduğu yorumları genel kabul görmektedir.

Neoliberal politikalar eleştirisini getirenler arasında sayabileceğimiz Joseph Stiglitz, Thomas Piketty, Adelman ve Yeldan, durumu ciddiyetle ve çeşitli okullar öğretisiyle değerlendirmektedirler. Söz konusu çalışmaların merkezini ciddi oranda son 40 yılda tüm dünyada artan gelir eşitsizliğinin altını çizerek kalkınma ve bölüşümü inceleme gayreti bulunmaktadır. Yorumlar, ekonomilerin büyüdüğü ama neredeyse tüm dünyada yeni nesillerin alım gücünün azalarak yeni ekonomik model tahakkümünün arttığı yönündedir.

İşte bu açıkladığım nedenlerle, küresel bölüşüm tartışmalarının içindeki dünyada kalıcı değerleri içselleştirmekle birlikte günceli doğru okumayla yepyeni politikalara ihtiyaç bulunmaktadır. CHP Başkanlığı demek Türkiye’nin geleceğe olumlu bakan hissiyatını, Atatürk değerleriyle canlandırmak demektir.

Toplumsal huzurun yolu, adaletin toplumsal hayatın ve dayanışmanın her adımda olması gereken varlığını, sevgi ve saygı dolu bir ulus olma gereğini ve bilhassa ifade özgürlüğünü samimiyetle vurgulamaktan geçmektedir. Uluslararası toplum nezdinde büyük iktisadi dengesizlikleri aşmak ancak insan haklarını evrensel ölçekte yürürlükte kılma gayesinde politika üretmekle mümkün olacaktır.

İKİNCİ YÜZYILDA DEMOKRASİ, GÜVEN VE TUTARLILIK

Böylesine dipdiri bir ülkede, geçen cuma doğum yıldönümü olan Orhan Kemal’in memleketinde, “Bereketli Topraklar Üzerinde”, öncü anlayış, elbette güven veren, tutarlı ve güçlü azmi; belgelemesiyle, eylemiyle, duruşuyla içermek zorundadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılına girerken CHP’de adaylık ilanlarının, yeni yürüyüşler, oluşumlar, yaklaşımlar ile birlikte getirdiği  ciddi eleştiriler, tespitler, öneriler; tüm ülke için hayatidir, önemlidir. Söylemlerin ümitvar bir ruhu ve geleceği amaçladığı sarihtir. 12 Eylül’ün yıldönümü haftasında konvansiyonel siyasetin yeni bakış açısını, dijital dünyayı, koşulları doğru tetkik etmesi ve gerçekçi bir bakış açısı ile güven vermesi, demokrasinin kurum ve kurallarında ısrarı belirleyici faktörlerdir.

İnsan Hakları Avrupa Divanı kararlarına göre, demokratik bir toplumun kurucu öğeleri çoğulculuk, hoşgörü ve açıklık düşüncesidir. Bu bize neyi göstermektedir? Demokrasinin teknik boyutunun önünde etik boyutu yer almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve ilk yasal siyasi partisi CHP’nin, demokrasinin etik ve teknik boyutlarını birlikte ele alması, fırsat eşitliğine yönelik önerilerini önce kendisinin uygulaması başkanın kim olduğundan bağımsız, her halükârda şarttır.

Türkiye’nin ikinci yüzyılının demokratik inşasında; toplumun yenilik, değişim, dönüşüm isteğini duymak, kitlesel adalet talebini ciddiyetle, samimiyetle, tutarlılıkla göz etmek ve bugünün gerçekleri içinde Atatürk düşüncesinin, sevgisinin, saygısının kıymetini anlamak, anladığını göstermek “expressis verbis – açıkça” belli doğrudur.


Editör: N. Cingirt

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Akçakoca TV (www.akcakocatv.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Mobil Uygulamalarımız

IOS UygulamamızAndroid Uygulamamız